Reklamcılık ve Feminizm
Reklamcılık ve feminizm başlığımızın sebebi; Günümüz dünyasında her şey hızlıca geliştiği ve evrildiği gibi reklam dünyasında da değişiklikler olduğuna yakından şahit oluyoruz. İlk örneğini 2004 yılında gördüğümüz ‘Femvertising’ söz etmek isteriz. Femvertising; feminizm ve advertising kelimelerinin birleşimiyle ortaya çıkmış bir kelimedir. Birçoğumuzun hatırlayacağı Dove’un ‘Gerçek Güzellik’ reklamı aslında ‘Femvertising’ başlatan reklamdı.
Doğadaki her şey bir ihtiyaç doğrultusunda meydana gelmektedir. Bu noktada ‘Femvertising’ kelimesinin çıkış noktasına bakarsak erkeklerin aktif ve baskın karakterler olarak sunulduğu reklam dünyasında kadınların daha pasif olarak gösterilmesini ve bu kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rollerinin icra edilmesiyle günümüzde bu zihniyetin değiştirilmek istenmesidir.
Günümüzde bu zihniyetin değiştirilmek istenmesinin en önemli nedenlerinden biri de feminizm gibi ideolojilerin toplumda yaygınlaşarak önem kazanması ve reklamlarda kadına yönelik olumsuz cinsiyetçiliğin kız çocuklarının benlik ve özgüven gelişimini olumsuz etkilediğinin düşünülmesidir.
Tarihsel gelişmelere baktığımızda Fordizm‘den sonra gelen neoliberal politikalar bir tüketim toplumu yaratırken, teknolojik gelişmeler iletişim araçlarının çeşitlenmesiyle birlikte kendilerine daha bağımlı bireyler yaratmaktadır. Artık hepimiz telefonlarımız ya da elektronik aletlerimiz olmadan hareket edemez hale geldik. Bu dönüşümler nedeniyle ana akımdaki hareketli yapı, karşı kültürün de teori ve pratikte yöntem değiştirmesine neden olmuştur.
Günümüzde feminizm de dahil olmak üzere karşı kültürün radikal politikaları popülist bir karakter kazanıyor. Genellikle reformist taleplere indirgenen söylemler, yüzeysel ve talep edilen gerçeklikten uzak geçici çözümler düşünüldüğünde bir anlamda pasif bir özne gibi görünmektedir. Reklamcılar, feminizmin söylemini ve pratiklerini radikal çizgileri dışlayacak şekilde reforme ederek onu araçsallaştırıyorlar. Femvertising kelimesinin ortaya çıkışı olan reklama baktığımızda 2004 yılında Dove markasının ‘gerçek güzellik’ reklamıyla karşılaşıyoruz.
Bu reklamda farklı fiziksel özelliklere ve farklı yaşlardaki bir grup kadın bir araya getirilerek farklı alanlarda ürünlerin tanıtımı yapılmıştır. Reklam, güzellikle ilgili klişelere meydan okuyor gibi görünüyor. Ancak detaylı incelendiğinde bu kadınların kusurlu oldukları ve kendilerini değiştirmeleri gerektiği düşüncesiyle yola çıktıkları söylenebilir. Farklı fiziksel özelliklere sahip kadınları özgüven sahibi yaparak güçlendirmenin yanı sıra, tüm bu kadınlar kendilerine hitap eden bir pazarın birincil tüketicisi haline geliyor. Çünkü kadınlar en önemli tüketim öznesi. Bu reklamın amacı, güzellik algısını kırmak ve toplumdaki ideal beden algısını yok ederek diğer bedenlerin sağlıklı, değerli ve çekici olabileceğini göstermektir. Öte yandan reklam, kadınların bu ürünleri tüketerek özgüven kazanmalarının da mümkün olduğunu gösteriyor.
Bir başka femvertising trendinde en çok bilinen reklam ise 2017 yılında Türkiye’de “Bizi Böyle Bilin” sloganıyla çekilen Nike Women reklamıdır. Bu reklama baktığımızda profesyonel ve amatör sporcu kadınları bir araya getirmenin yanı sıra Dans Fabrikası dansçı ve oyunculardan oluşan bir ekiple çekilmiştir. Bu reklamda amaç, kadınların nazik, kırılgan ve güçsüz olduğu ön yargılarını kırmak ve onların yerine erkeklerin alanına giren konularda başarılı ve güçlü kadın imajını yerleştirmek. Ancak içeriğe doğru bakarsak Nike Women’ın hedef kitlesi aslında bu kadınlar. Spora başlayan her kadın potansiyel müşteridir. Kadınların güçlü olmaması ve spora başlaması veya devam etmemesi bu markanın gelirine olumsuz yansıyacaktır. Bu nedenle reklamın odak noktası, kadınların spora başlaması değil, Nike’ın feminist bakış açısının etkisiyle kaç kişinin ürünlerini tüketeceğidir. Nike ve Dove gibi markaların femvertising konusundaki reklam örnekleri, son yıllarda reklam pazarında feminizmin ne kadar işlevsel hale geldiğini gösteriyor.
Bu reklamlar ile feminizm başlığı tüketim başlığı altında yeniden tanımlanmakta ve kullanılan stratejilerle sistemin içine çekilmektedir. Reklamcılar, reklam kampanyalarının arkasına gerçek sosyal eşitsizlikleri gizler ve bunları popüler ve şık bir şekilde pazarlar. Sundukları dünya, tüm erkek ve kadınların eşit olduğu, ancak bazılarının daha eşit olduğu bir ortamdır. Femvertising, feminist hareketleri desteklemekten ziyade tüketiciliğe bir övgüdür ve kadınların sesi olduklarını söyleseler de yalnızca tüketici oldukları sürece onlara bir değer katarlar.
Reklam, tüketim toplumunun en önemli silahıdır. Günümüzde tüketici feminizmi adı altında yeni bir başlık oluşturulduğunu söyleyebiliriz. Bu gruptaki kadınlar, kimliklerini tüketim yoluyla kurarlar. Bu nedenle feminist etiketini taşıyabilecek ürünleri satın alarak, günümüzde güçlü, bağımsız bir kadın olmak gibi feminist olmanın olumlu çağrışımlarından yararlanabilirler.
Yıllarca reklamlarda ev işi yapan, çocuklarına bakan, kocalarına güzel yemekler yapan, Anneler Günü’nde mutfak gereçleri sunulan kadınları izledik. Kadının görevi ve varoluş amacının ev işi olduğu reklamların yanı sıra kullanmamız gereken kremleri, giymemiz gereken kıyafetleri, kadın olmak için neler tüketmemiz gerektiğini de manipülasyon yoluyla gördük. İdeal kadın bedeni algısını da pekiştiren “güzellik” vurgusu yapan reklamlarda. Bu reklamları, kadını anneliğe ve eve hapseden ataerkillik ile onu nesneleştiren kapitalizmin iş birliği için benimsedik. Son yıllarda her marka kadın temalı reklamlarını artırmaya başladı. Güçlü ve özgür kadını vurgularken, modern ve çekici kadın imajını belirli kalıplarla görselleştirir ve nasıl kadın olunacağını belirleyen yeni normlar yaratır. Feminizm reklamlarda ne kadar çok gösterilirse, sosyal medyada da o kadar çok paylaşılır. Dolayısıyla reklamın yayılmasında çok önemli bir rol oynar.